27 Eylül 2011 Salı

Taaaaaaaaaaşşşşşıııııııııınndııııııııım.

Uzun bir aradan sonra tekrar merhaba,

Yaz tatili boyunca oğlum evde olduğu için, onunla vakit geçirmekten başka birşeyle ilgilenemedim. Bunun bir avantajı da oldu tabi ; sizlerle paylaşmak istediğim bir sürü malzeme toplamış oldum. Ancak yazılarıma blogspotta devam etmeyeceğim. Benim de bir web sayfam oldu. sizleri http://www.kulturlukurt.com/ sayfasına bekliyorum.

Sevgilerimle,

28 Nisan 2011 Perşembe

Uyurgezer Fil

Merhaba,

Oğlum ilk defa bir kitabı ilk okuyuşta üst üste iki defa dinlemek istedi ve o günden beri de sık sık okuyoruz. Çizimler de bir karikatür havası var ve renk seçimleri çok yumuşak. Bu yüzden kitap insanın içini aydınlatıyor.

Konusuna gelince;
Bir zamanlar ülkenin birinde, büyük ve gürültülü bir şehir varmış. Gürültü yüzünden insanlar birbirleriyle konusamıyorlarmış bile. Bir gün şehre bir sirk gelmiş. Sirkte uyurgezer bir fil varmış  ve insanlar bu uyurgezer fili uyandırmamak için ayak uçlarına basarak yürümeye, fısıltıyla konuşmaya ve bisiklete binmeye başlamışlar. Şehirde yaşayanlar bu durumdan çok memnun kalmışlar. Sirkin şehirden ayrılma vakti geldiğinde acaba şehir eski haline mi dönecek?

iyi okumalar dilerim..


Kitap Adı : Uyurgezer Fil
Yayınevi : Can Çocuk
Yazan : Behiç Ak
Yaş Aralığı : 0-6 yaş
Fiyatı : 9,5 TL








19 Nisan 2011 Salı

Oyuncakçı Dükkanı

Merhaba,

Bu kitabın çizerinin ( Serap Deliorman ) çizimleri o kadar özgün ki 4,5 yaşındaki oğlum bile onu tanıyor. Geçen gün bu kitabı okurken " anne bak buradaki kızın annesi yolculuk kitabında da var " dedi. O zaman çizerin ismi dikkatimi çekti. Serap Deliorman'ın çizdiği bu kitap serisindeki kitapların hepsi, konu olarakta hikaye olarakta birbirinden güzel. O yüzden alıp okumanızı ısrarla tavsiye ederim. Ben de Oyuncak Dükkanı, Yolculuk ve Köpek Balığı Keskin var.

Kitabın konusu ise şöyle ;  Kahramanımız Duru, oyuncak almak istiyor. Annesi onu, ikinci el oyuncak satan bir dükkana götürür. İlk başta aldıkları palyaçoyu eski olduğu için sevmeyen ve oynamak istemeyen Duru, palyaço ile saatlerce oynayıp sirke gitmiş gibi eğlenince, oynamadığı eski oyuncaklarını, tamir edilip diğer çocukların oynabileceği şekle getirilmesi için oyuncakçı dükkanına götürür.

İyi okumalar dilerim..

Kitap Adı : Oyuncakçı Dükkanı
Yayınevi : Akademi Çocuk
Yazan : Hilal Üsküdar Gürbüz
Resimleyen : Serap Deliorman
Yaş Aralığı : 0-6 yaş
Fiyatı : 12 TL







15 Nisan 2011 Cuma

Karagöz Okula Gidiyor

Merhaba,

Uzun bir aradan sonra nihayet bir şeyler yazabiliyorum ve nihayet güzel bir çocuk tiyatrosuna daha gidebildik.
İsmi "Karagöz Okula Gidiyor".

Oğlumun Karagöz ve Hacivatla ilk kez tanıştığı oyun bu. Hatta bu tanım eksik kalır. Gölge oyunu ile tanıştığı oyun demeliyim. Çünkü oyunun bir güzel özelliği de, oyunun yazarı ve oynatıcısı Bülent Aksu'nun, oyun sonunda, çocuklara gölge oyunu ile ilgili kısa bir derste veriyor olması. ( Bu anlamda bende bazı şeyleri yeni öğrendim. Mesela perdeye ayna dendiğini. Nedenini de oyuna gittiğinizde ögrenirsiniz. )

Üzerinden 1 ay geçmesine rağmen hala evde replikleri tekrarlıyor, oyuncaklarına oynatıyor, kendisi yeni replikler geliştiriyor.

Konusuna gelince;  Hacivat hiç okula gitmemiş olan Karagöz'e öğretmenler göndererek okulların, yeni şeyler öğrenmenin ne kadar eğlenceli olduğunu öğretiyor.
Fiyatının da diğer çocuk oyunlarına göre çok uygun olduğunu belirtmek isterim.  ( 10 TL )
İyi seyirler...



15 Mart 2011 Salı

Yataktan Düşen Ayıcık

Merhaba,

Çocuk  sahibi olduktan sonra kitap seçme kriterlerimin arasına yeni bir madde daha ekledim. Bir kitap tekrar tekrar okunsa da okuyanı sıkmamalı, akıcı olmalı. Çünkü çocuklar sevdikleri bir kitabı bıkmadan usanmadan günlerce dinlemek istiyorlar. Her hangi bir satırı da atlarsanız veya yanlış okursanız hemen sizi uyarıyorlar. O yüzden seçtiğim kitapların akıcı olmasına dikkat ediyorum. İşte bu kitap, böyle bir kitap. Çocuğunuzun ilk kitaplarından olabilir ve yıllarca da bıkmadan okunabilir. Ne demek istediğimi kitaptan yaptığım şu alıntı ile daha net anlatabilirim belki;

"Ama pofuduk ayıcık,
Özlüyormuş yatağını.
Bağırmış, çağırmış çok,
Duymamış çocuk onu.
Korkma minik ayıcık,
Bir merdiven yap hemen"

Konusu ise şöyle ;

Bir pofuduk ayıcık bir gün yataktan düşüyor ve tekrar yatağa çıkmak için çabalamaları esnasında odadaki diğer oyuncaklarla bazı maceralar yaşıyor. Bunlar olurken bir taraftan da 10'a kadar saymayı da öğretiyor.

İyi okumalar dilerim.

Kitap Adı : Yataktan Düşen Ayıcık
Yayınevi : Türkiye İş Bankası Yayınları
Yazan : Julia Donaldson
Çizen  Anna Currey
Yaş Aralığı : Belirtilmemiş
Fiyatı : 10 TL








11 Mart 2011 Cuma

Gıda Boyası

Merhaba,

Denedik- Beğendik isimli bir bölüm oluşturmak istedim. Bu bölümün altında İzledik-Beğendik, Oynadık-Beğendik gibi alt başlıklar koyacağım. Amacım ise, her izlediğimiz değil, gerçektenden beğenip tavsiye edebileceğimiz bir tiyatro veya sinema seyretmişsek ve yaratıcılığı desteklediğini düşündüğüm oyunlarla/oyuncaklarla ilgili bir kaç şey yazmak istedim. Belki de ayda bir değişecek olan bir bölüm olacak. İlk oyuncağımızda işte burda;


Oğlum 2 yaşındayken resimde gördüğünüz 3 küçük kavanozu almıştım. ( Kırmızı, Mavi, Sarı ) Çay kaşığının ucu ile kullandığınızda ( tane hesabı ) yeterli oluyor. ( Boyalar bu gidişle çocuğumun çocuğunu da büyütecek:)) ) Tam fiyatını hatırlamıyorum ama toplamda 10 tl bile yapmamıştı. Bugüne kadar Gıda boyasıyla neler mi yaptık ;
1- Oyun hamuru : Aşağıdaki tarife göre 4 renk oyun hamuru hazırlıyoruz. ( Ben sadece koordinatörlük yapıyorum. Oyun hamurunu kendisi hazırlıyor. Ayrıca 4. renk, renksiz olan hamur ) Sonra oynarken hazırladığı hamurları istediği gibi karıştırıp farklı renkler elde ediyor ve istediğini yapıyor. Oyun bitiminde sağ kalan hamurları saklamak istersek, daha önce satın aldığımız oyun hamuru kutularına koyarak buzdolabında saklıyoruz.
Evde oyun hamuru hazırlamanın ne faydası oldu derseniz ( maliyetine ek olarak ), hazır oyun hamurlarında çocuğa sınır koyduğumu farkettiğimde evde oyun hazırlama kararını aldım. Çocuğa sürekli oğlum renkleri karıştırma daha yeni aldık hamurları, oynayalım bir kaç gün derken şimdi tamamıyle serbest istediğini yapabiliyor. Her seferinde yeni oyun hamuru hazırlayabiliyoruz.

Tarifi :  1 kahve fıncanı tuz, 1 çk yağ, 1 çk krem tartar, 1 kf su, istediğiniz kıvamı elde edinceye kadar un ile hamur hazırlanır. Ben 4 eşit parçaya bölerek renklendiriyorum.


2- Renkli kurabiyeler : Beraberce renkli kurabiyeler hazırlıyoruz. Pişirip, aldığımız renkli ve çikolatalı pasta süsleri ile süsleyip, afiyetle yiyoruz.

3- Cam bardaklarda renkli sular hazırlayıp,  karıştırarak yeni renkler elde etmek. ( burdaki görevimde sadece boya koymak )

4- Parmak boyası : Yiyebileceği parmak boyaları yapıp, masaya naylon bir masa örtüsü sererek çocuğu rahat bırakıyorum.

Tarifi :  1/2 fincan mısır nişastası, 3 çk şeker, 1/2 fincan soğuk su tencere de karıştırılarak 10-15 dk tencerede koyu kıvamda oluncaya kadar karıştırılarak pişirilir. Kaplara bölünerek gıda boyası ile renklendirilir. Resim yaparken arada bir parmaklarda yalanır.

4- Yüz boyası : Benim kulturlu kurdum yüz boyasını çok sevmediği için çok yaptığımız bir uygulama değil. Siz tarifi denemeleriniz sonucunda kendinize göre geliştirebilirsiniz. İyi oyunlar..

Tarifi :  1 yemek kaşığı mısır nişastası, 1/2 yemek kaşığı nemlendirici yüz kremi ile bir kapta karıştırılır. 1/2 yemek kaşığı su ilave edilip iyice karıştırılır. İstediğiniz renklere göre bölünür ve gıda boyası ile renklendirilir. Resim fırçaları kullanılarak yüze sürülür. Miktarı tecrübelerinize göre değiştirebilirsiniz. Katkısız olduğu için her seferinde tek kullanımlık hazırlanmasını tavsiye ederim.
5- Montessori oyunu : ( bu tarif ne kadar dogru tartışılır ama, ben bu oyunu bu teknikle ilgili dökümleri okurken uydurdum. O yüzden böyle isimlendirdim.) Oyun hamurundan değişik renklerde bilyeler yapıyorsunuz. (bunu evdeki değişik eşyaları kullanarakta oynayabilirsiniz. ) Plastik buz kalıbının içine bir maşa ile yaptığınız bilyeleri yerleştiriyorsunuz. ( Biz dişçi setindeki maşayı kullandık, şeker maşası da kullanılabilir. Amaç, çocuğun el becerisini geliştirmek. ) Biz oyunu renklendirmek için kurallar koyuyoruz. Mesela 2 tane aynı renk 1 tane farklı renk koyarak buz kalıbını doldur diyorum veya her bilye birbirinden farklı renkte olacak diyorum. Sonra o bana yeni kural söylüyor ben yapıyorum. Böylece el becerisi gelişirken sayıları ve renkleri de kullanıyoruz. ( Uydurduk- Beğendik )



6- Meraklı Minik dergisinde gördüğümüz bir deney ; Boş bir şişenin yarısına kadar su, mavi gıda boyası, 1 çb sıvı yağ konuluyor. Böylece küçük bir deniz yapılmış olunuyor. Gün boyu sallanarak dalga yapılıyor. Hatta içine plastik balık atılıp denizimiz zenginleştiriliyor. Biz sonraki günlerde bu denizin sarısını, yeşilini, kırmızısını yapıp mutfak tezgahına dizdik ve 2 hafta boyunca yerinde duruyor mu diye kontrol ettik.

Bizden şimdilik bu kadar..

Listeyi uzatmayı size bırakıyorum...

İyi oyunlar dilerim..






7 Mart 2011 Pazartesi

Karda Ayak İzleri

Merhaba,

Kahramanımız kurt, kurtların kötü gösterildiği kitapları okumaktan sıkılıp iyi bir kurtla ilgili hikaye yazmaya karar verir. Kapısını çalan birinin ayak izlerini takip ederek yeni bir arkadaş bulmak isteyen bir kurtla ilgili bir hikayeymiş bu. Yolda bir sürü hayvanla tanışır. Sonunda da ayak izlerinin sahibini bulur. Yazar hikayenin sonunu başıyla bağlayarak ilginç bir son yazmış. Açık söylemek gerekirse hikayeden çok çizimlerine bayıldım.

İyi okumalar dilerim.

Kitap Adı : Karda Ayak İzleri
Yayınevi : Kır Çiçeği Yayınları
Yazan : Mei Matsuoka
Çeviren : Aslı Motchane
Yaş Aralığı : Belirtilmemiş
Fiyatı : 13,5 TL


5 Mart 2011 Cumartesi

Evvel Zaman İçinde





Hazırlayan - Oynayan: Mehmet Erbil
Müzik: Akan Atakan
Dekor: Ömür Saka
Kostüm: Beyda Adatepe
Kukla ve Tasvir Tasarım: Mehmet Erbil

Neredeyse 2 aydır bu oyunu yazacağım ama bir türlü elim varmadı. Çok güzel bir çocuk oyunu..
Oyun kukla gösterisi ile başlıyor. Hacivat ve Karagöz ile 5 dk lık bir gösteri yapılıyor. Ardından tek kişilik bir oyun başlıyor.
Sahne dekoru olarak ortada bir perde ( gölge oyunu ve kukla gösterisi için. İlerleyen saatlerde soyunma odası olarakta kullanılıyor.) Yan tarafta askı, birkaç kıyafet ve çamaşır askılığı gibi ev eşyaları var.
Köşede bir müzisyen, aktörle diyalog içerisinde, oyunun akışı içerisinde müzik yapıyor. Aktör sahnedeki eşyaları kullanarak bir masal anlatıyor. Bazen şemsiye bir ağaç oluyor, bazen çamaşır askısı bir anka kuşu veya mağara...
Seyrettiğim en güzel çocuk oyunuydu. ( Aslında çocuk oyunu da demek istemiyorum. Şöyle demek daha doğru olabilir. Çocukların hassasiyetleri göz önünde bulundurularak hazırlanmış, ama herkesin zevkle seyredebileceği bir sahne gösterisiydi. ) Emeği geçenleri canı gönülden alkışlıyorum.

İyi seyirler..

24 Şubat 2011 Perşembe

Kertenkele Tatil Köyüne Hoşgeldiniz

Merhaba,

Bu kitapta, bir kertenkelenin, kertenkele tatil köyünde tanıştığı diğer kertenkeleler aracılığıyla kendisini tanıma  serüvenini okuyoruz. Kahramanımız kertenkele, tatil köyünde gecko, iguana, gila canavarı, semender ve komodo ejderi ile tanışır. Onların farklı özelliklerini öğrenirken, kendisinin de farklı olan özellikleri nelerdir bunu keşfeder ve kendisinin bukalemun oldugunu öğrenir.

Çizimlerin çok farklı olduğu, konusunu da çok ilginç bulduğum bir kitap.

İyi okumalar...





Grip salgını bizi de vurdu

Merhaba,

Sonunda bir şeyler yazabilecek duruma geldim. Maalesef son iki haftadır grip olan oğlumla ilgilenmekten başka bir şey yapamadım. Hala da gözlerinin altında morluklar var. Tam toparlanmış sayılmaz doğrusu. Zorlu bir süreçti bizim için. Hiç bir belirti yokken gece huzursuzlandı. Atesi 39 un uzerine çıkmış. Hemen calpol verip üstünü çıkardım. Sabahta acil olarak doktora götürdüm. Çünkü calpolün hiçbir faydası olmuyordu. Neyse muayenelerden sonra yüksek ateşle seyredecek bir gripal enfeksiyon geçirdiği ortaya çıktı. ( ibufen ve Calpolu dönüşümlü kullandık ) 6 gün sürdü. 6 gün boyunca her 4 saatte bir calpol ve ibufeni dönüşümlü verdik. Calpolü verince başında nöbet tuttuk, ibufeni verince ancak rahatlayıp 3 saat uyuyabilecek bir düzen kurduk. ilaçla azalan, ilacın etkisi geçince hızla 39 ların üstüne kadar yükselen bir ateşle uğraştık. Bol bol duş aldırıp, kompres yaptık. Son 2 gün burnu da tıkandı. 7. ve 8. günler burun akıntısı ile uğraştık. 

Bu süre zarfında evden hiç çıkamadığımız ve kimseyi de eve davet edemediğimiz için, özellikle sonlara doğru ikimize de sıkıntı bastı. Bol bol çizgi film seyredip, kitap okuyarak zamanı geçirdik. Çünkü kitap kurdumun başka şeyler yapacak hali yoktu. Kafasını kaldıramıyordu ve vücuduna dokunduğumuzda ağrıdığını söylüyordu. 

Simdi de eşim hasta. İnsallah bir döngüye girmeyiz. 

Saglıklı günler dilerim.

9 Şubat 2011 Çarşamba

Renkli Kalemler ve Ben

Merhaba,

Bu kitabı birkaç yerde ODTÜ yayıncılıkla ilgili üst üste yazılar okuyup, üstüne gul'ün de sorusu sonrasında tanıtma isteği duydum. Bana farklı gelen bir yazım dilinin olduğunu belirtmem lazım. (Belki çeviri olmasından kaynaklıdır.) Alırken okuduğumda şunları düşündüğümü hatırlıyorum; Çizimler biraz karışık olmasına rağmen, güzel resim yapmayı özendiren ve renkleri öğreten bir kitap. Ayrıca ODTÜ yayıncılığın eseri, hemde bu fiyata. Sonuç olarak, oğlum sevdi ve beğenerek okuyoruz.

Kahramanımız küçük bir kız. Annesinin ev işlerinden, abisinin ödevlerden, babasının gazetesinden kendisine zaman ayıramamasından şikayetçi. Çıkış yolunu da, kendisine arkadaşlık teklif eden renkli boya kalemleri ile resim yapmakta bulur. Önce annesinin, sonra babasının, en son da da abisinin resmini yapar. Böylece abisi ile yapabilecekleri ortak bir aktivite de bulmuş olurlar.

Kitap Adı : Renkli Kalemler ve Ben
Yayınevi : ODTÜ Yayıncılık
Yazan : Masumeh Ansarian
Resimleyen : Fatemeh Fazel
Çeviren : -
Yaş Aralığı : Belirtilmemiş
Fiyatı : 4,9 TL







4 Şubat 2011 Cuma

Minnoş Anne Oldu


Merhaba,

"Minnoş Anne Oldu" Aysel Gürmenin özel konulu kitaplar dizisinde yer alan bir kitabı.

Kahramanımızın kedisi Minnoş, bir gün ortadan kayboluyor. Birkaç gün sonra, yanında bir arkadaşı ile birlikte çıkageliyor. (Yoksa kocası mı demeliydim) Bir süre sonra kedinin karnı büyüyor ve tam beş tane yavrusu oluyor.

Kitap, bir kedi üzerinden, iki kişi birbirini çok sevdiğinde yavrularının olabileceğini, yavruların anne karnında büyüdüğü ve bir süre sonrada dogduklarını anlatmaktadır. Hatta çocuklar o kadar dikkatli ki çok daha fazla anlamlar çıkartabiliyorlar. Mesela benim oğlum, bir sayfadan sonra Sarman'ın  (Minnoş'un arkadaşının) neden gözükmediğini, nereye gittiğini sordu.

Bence bu tür konularla ilgili çok incelikli ve okul öncesi çocukların anlayabileceği şekilde bilgi veren bir kitap. Tavsiye ederim.


Kitap Adı : Minnoş Anne Oldu
Yayınevi : Uçanbalık Yayınları
Yazan : Aysel Gürmen
Resimleyen : Mustafa Delioğlu
Yaş Aralığı : Belirtilmemiş
Fiyatı : 5,5 TL





29 Ocak 2011 Cumartesi

Yolculuk

Merhaba,

Bazı kitapların yaydığı enerji o kadar güzelki! Bu kitapta onlardan biri. Çizimlerindeki oyuncak bebeğin bile yüzü gülüyor, şeker gibi bir kitap. Her sayfası ayrı bir sanat eseri, kesinlikle yaratıcı bir beynin eseri (hem de 81 doğumlu bir beyin).Aynı şekilde yazarın anlatımı da çok akıcı, güzel bir hikaye.
Kitabı alırsanız, sayfalarında küçük ressamların da ( Beyza Başaraner ve Sude Yurdugül ) çizimleri var.

Kahramanımızın babası uzak gemi kaptanı ve babasını özlüyor ( bir sayfada "acaba uzak ne kadar uzak" diye soruyor. Haklı cocuk!) Annesinin bu can sıkıcı duruma bulduğu çözüm ise, resim yaparak hayal dünyasında bir yolculuğa çıkıp, istediği yere gidebileceği oluyor. Kahramanımız da beraber olmak istediği insanlarla, olmak istediği yeri çiziyor ve kara bulutları kovalıyor. Can sıkıntısı dışarda kalıyor.

Kitap Adı : Yolculuk
Yayınevi : Tudem
Yazan : Seza Kutlar Aksoy
Resimleyen : Serap Deliorman
Yaş Aralığı : Belirtilmemiş
Fiyatı : 13,9 TL





28 Ocak 2011 Cuma

Zogi

Merhaba,

Bu kitabı okuduğumda o kadar beğendim ki, oğlumun kitaptan hoşlanmama riskinine rağmen aldım. Baş kahraman her ne kadar sevimli baksa da, bir ejderhaydı ve benim çocuğum söz konusu olduğunda, ejderhalar korkunç yaratıklardı. Kitabın kapağını görür görmez ilk tepkisi tahmin ettiğim gibi oldu. Ama ben bir taraftan da bu kitabı onunla paylaşmak istiyordum. "O zaman ben bakıcı ablamıza okuyacağım" deyip kitabı okudum. Kitabı öyle beğendi ki, ertesi gün yanıma geldi, "anne, ben Zogi'nin okunmasını istemediğim sayfalarına ataçla birleştirdim, diğer sayfalarını okuyabilirsin" dedi. Akıllı bıdığın bulduğu çözüme bakar mısınız? Kapattığı sayfa da, şövalye ile ejderhanın prensesi paylaşamadıkları, "-o benim, -hayır senin değil" diye tartıştıkları sayfaymış. (Arkadaşlarıyla yaptığı oyuncak çekiştirmecelerini hatırlattığı için stres mi oluyor nedir??) Artık "anne bana Zogiyi okur musun" diye kendisi istiyor. O yüzden kitabı, çocuğunuzun hassasiyetlerini göz önünde bulundurarak almanızı tavsiye ediyorum. İyi okumalar dilerim..

Kitap Adı : Zogi
Yayınevi : Türkiye İş Bankası
Yazan : Julia Donaldson
Resimleyen : Axel Scheffler
Çeviren : Ali Berktay
Yaş Aralığı : Belirtilmemiş
Fiyatı : 12 TL







19 Ocak 2011 Çarşamba

Minik

Merhaba,

Kahramanımız Minik, hep Büyük'ün gölgesinde kalıyor. Büyük daha yükseğe zıplıyor, daha hızlı koşuyor ve her zaman en güzel hediyeleri alıyor. Bir gün Büyük Minik'in ayısını kesiyor. Minikte Büyük'ün papağanının kaçmasını sağlıyor. Ama sonra yaptığına çok pişman oluyor. Minik dolaşırken papağanı ağacın tepesinde, Büyük'ü de ağacın altında, tırmanmaya korkar bir şekilde buluyor. Minik tırmanmaktan korkmadığı için tırmanıp papağanı Büyük için indiriyor. Artık Minik Büyük'ün gölgesinde değil, artık kendini büyük hissediyor.

Bu kitabı her okuduğumda uzmanların şu tavsiyesini hatırlıyorum. Çocuklarımızın özgüvenini geliştirmek için iyi yaptıkları şeyleri övelim destekleyelim. Kendilerini ifade edecek bir yol bulsunlar. Böylece hep başkalarının gölgesinde görünmez olmasınlar, ezilmesinler.

İyi okumalar...

Kitap Adı : Minik
Yayınevi : Türkiye İş Bankası
Yazan : Jessica Meserve
Çeviren : Nevin Avan Özdemir
Yaş Aralığı : Belirtilmemiş
Fiyatı : 13 TL







17 Ocak 2011 Pazartesi

Bir Yelkenlimiz Olsaydı

Merhaba,

Bu kitap, çocuğunuzun ilk kitaplarından olabilecek bir kitap. Çocukların hayal dünyaları hakkında yazılmış bol resimli, az yazılı bir kitap. Ağaca asılmış bir perde ve çöp kapağından yapılmış bir dümeni olan bir yelkenlimiz olsaydı, iki kalas bir sandalye ve çöp kovasından bir buharlı trenimiz olsaydı, yine aynı sandalye ve çöp kovasından yaptığımız bir füzemiz olsaydı neler yapabileceğimiz bu kitapta.

Alıntı;

"Bir füzemiz, trenimiz ya da yelkenlimiz yok. Ama arkadaşlarımız var, bu da her şeyden daha güzel!"

Kitap Adı : Bir Yelkenlimiz Olsaydı
Yayınevi : Formül Yayınları
Yazan : Jonathan Emmett
Resimleyen: Adrian Reynolds
Çeviren : Aslı Candaş
Yaş Aralığı : Belirtilmemiş
Fiyatı : 15 TL